Doğduğumuz an doğu ufkundan hangi burcun hangi derecesi yükselmekte ise o, yükselen burcumuz kabul edilir ve bu dereceye göre haritamızın hayat alanları dediğimiz evleri bölümlere ayrılır. Haritamızın iskeletini belirleyen yükselendir. Bize Güneş ile ifade edilen bir hayat temasına gidebilme yolunda kendimizi nasıl ortaya koyacağımızı, hangi lensin arkasından hayatı algılayıp çevremiz tarafından algılanacağımızı bir bakıma “bizi” anlatır. Steven Forrest yükselen burç için “deliliğin panzehri” diye bir tanım yapmış. Mantıklı ve akıllı davranış biçimleri sergilemeye akıllılık dersek yükselenini etkin kullanamayan insanın bağlantısız hissederek çelişkili istekler ve roller arasında kaybolacağı, haliyle bu mantıklılık durumundan ayrılacağından bahsetmiş ve buna tek çözümün kişinin içsel rolleri, (haritasındaki yerleşimler), hayat amacı (güneş’i) ile dışa gösterdiği kişiliğinin (yükselen) birbirine yakın olması, bir uyum gösterebilmesi olduğunu söylemiş. Çünkü insanın içindeki her yönü her hali ile gösterebilmesinin imkanı yoktur, oysaki o her yön insanın kendisidir (harita) fakat insanın kendisini temsil eden bir benliği, bunların özeti şeklinde (yükselen) dışarı sunması ve bu özellikler içerisinde hayat amacına giderken kaybolmaktan kendisini koruması gereklidir.
Yorumlar
Yorum Gönder